Maral Ataman – Müzik Hayallerime Açılan Kapı

Didem Elif – Can Gox, İlker Özdemir ve senle aynı okulda (Özel Ahmet Şimşek Koleji), hatta aynı sınıfta okuduk. Geçen hafta İlker ile gerçekleştirdiğimiz söyleşimizde bizim okulun müzik yapısından biraz bahsettik ama senin müziğe başlama sürecine de değinelim istiyorum. O yıllarda lise öğrencileri olarak üçünüz de o kadar başarılıydınız ki, yıllar sonra sizleri müzik piyasasında aktif görmek beni şaşırtmadı. Üçünüzün de söz yazıp beste yapacak yaratıcılıkta işinizi sevmenize hayran kaldım. Senin ailende müzisyen var mı? Daha doğrusu çocukken biri seni müziğe yönlendirdi mi yoksa okuldaki öğretmenlerin yönlendirmesi sonucu mu bu alana kaydın?

Maral Ataman – Evet okulumuz çok şey kattı müzik hayatıma. Hazırlık sınıfından liseye kadar klasik gitar bölümünde okudum. Özellikle Müzik Bölüm Başkanımız Cevher Ürek, Müzik öğretmenlerimiz Ali Fuat Ülgen ve Sevil Hoca çok destek oldular. Batı müziği orkestrasında yer aldığım 3 sene boyunca çeşitli konserlerimiz, yarışmalarımız, etkinliklerimiz oldu. Ayrıca İlker, Can ve ben kendi gurubumuzla da farklı çalışmalar yaptık. Birlikte çalıştığımız isimlerden Şenay Lambaoğlu’nu ve tabi ki okul kurucumuz Yasemin Kumral Şimşek’i de unutmamak lazım.

Ailemde başta babam olmak üzere müzikle ilgilenmiş, hatta eğitim almış bireyler var. Evimizde bir enstrüman çalınmazdı ama her daim müzik dinlenir, şarkılar söylenirdi. Babamla birlikte rutin kaset alma, birlikte dinleme günlerimiz, ailece plak dinleme gecelerimiz vardı ve bunlar çok özeldi benim için. Annemle de birlikte şarkılar söyler, denemeler yapardık ben de ayrıca gitarla eşlik ederdim.

Didem Elif – Ermenice şarkılar olan “Yeraz” adında bir albüm çıkarttın. Türkçe bir albüm yapıp içine bir iki tane Ermenice şarkı koymanı anlayabilirim ama komple Ermenice bir albüm çıkartmak bence oldukça cesur bir hareket. Böyle bir dönemde kendi özünden ilham almana hayran kaldım açıkcası. Üstelik İngilizce, Yunanca, İspanyolca, Fransızca gibi çeşitli dillerde şarkılar seslendiren bir sanatçısın. Piyasanın geneline hitap eden çok daha farklı bir albüm seçimi yapabilirdin. Belli ki öncelikle kendin için yapmışsın bu albümü. Yanılıyor muyum? Bu konuda ne söylemek istersin?

Maral Ataman – Çok doğru! Ticari anlamda hata olarak nitelendirilebilir bile bu durum. Müzik evrensel bir dil ve benim için özel de. Bunun herhangi bir yaptırıma maruz kalması fikri bana ters geldi. Hiçbir şeyi mecburiyetten yapmak istemiyorum, yapabildiğim kadarıyla tabi. Çok büyük emek var albümde, bir şarkı hariç tamamen canlı performans kayıtları yapıldı. Makine sesi yok yani. Zaten sahnede dediğin gibi çeşitli dillerde şarkılar seslendiriyorum; albüm biraz daha manevi önem kazandı. Batı Ermenice, tükenmeye yüz tutmuş Unesco’nun koruma altına aldığı bir dil. Ben de kendimce ana dilime bir katkıda bulunmak istedim. Güncel dilde, yeni besteler yok denecek kadar az… Bu da benden olsun dedim

Didem Elif – Albümdeki 4 şarkının söz ve bestesi sana ait. Ben yazı yazan biriyim, üretme dürtüsünü iyi bilirim ama şarkı sözü yazıp onu besteyle örtüştürmek beni hep hayrete düşürüyor. Gıpta ettiğim bir yaratıcılık. Sen önce besteyi mi yapıyorsun yoksa önce söz mü ortaya çıkıyor? Bu iş nasıl oluyor bize bir anlatsana. Her seferinde farklı bir süreç mi işliyor?

Maral Ataman – Albüm süreci biraz sancılıydı açıkçası. Kimi zaman beste kimi zaman söz bulmak sıkıntı oldu. Edebiyat mezunu birisi olarak bir şeyler karalamayı hep sevmişimdir ama şarkı sözü yazmayı hiç düşünmemiştim. Beste yapabileceğimi hayal bile etmemiştim. Bu albüm beni kendi iç dünyamla, kendimle tanıştırdı diyebiliriz bu bağlamda… Kimi zaman elimde gitar beste ve güfte aynı anda çıkarken, kimi zaman eşimi seyrederken hislerim kalemin ucundan akıverdi. Tabi sonra bu duygular Ermeniceye tercüme edildi.  Kimisi de uzun bir çalışmanın ardından ortaya çıktı.

Didem Elif – Albümdeki diğer şarkılar Ermenilerin bildiği popüler şarkılar mı? Albümünün adı olan “Yeraz”, Ermenice ne anlama geliyor?

Maral Ataman – Albümde 2 parça hariç diğerleri yeni eserler. Bilinen eski bir halk türküsüne balkan saz ve tınılarla cover yaptık. Bu hali çok beğenildi. Bu şarkının seçiminde ısrar eden bendim ama aranjörüm Ari Aliciyan gerçekten çok iyi bir iş çıkardı. Çalımlar Makedon bir ekip tarafından gerçekleştirildi. Diğer şarkı da yine oldukça eski ve popüler, oryantal bir eserdi. Onu da tamamen farklı motiflerle cover’ladık ve o da çok beğenildi.

Müzik, hayallerime açılan bir kapı benim için. Hayatım boyunca kurduğum hayalin gerçekleşmiş olması açısından albüme rüya, hayal anlamına gelen “Yeraz” adını vermeyi uygun bulduk. Ayrıca bestelerimden olan bir şarkının da adı Yeraz. Şarkıda bir hayal kuruyorum… Savaş ve kinin kara bulutlarının dağılıp yerini beyaz güvercinlere bıraktığı, gökyüzünün çocuk sesleri ve onların şarkılarıyla parıldadığı bir dünya… Herkesin el ele verdiği, çocuklara mutlu bir dünya bırakıldığı bir rüya… Bu şarkıyı daha sonra sosyal bir projeyle yaşı ne olursa olsun hep çocuk kalan bir topluluğa armağan ettim…

Didem Elif – Yaşadığımız şu zaman diliminde kendince ne kadar anlamlı bir niyet oluşturmuşsun. Keşke müzik aracılığıyla kurduğun bu hayal bir gün gerçek olsa. Bahsettiğin yaşı ne olursa olsun hep çocuk kalan topluluk kim? Bu sosyal projenin detaylarını bizlerle paylaşırsan çok sevinirim.

Maral Ataman – Tabi. Bu şarkı aracılığıyla birilerinin ruhuna dokunmak istedim. İlk önce aklıma Unesco’ya yazmak geldi. Ama sonra yakınımızda olup fark etmediğimiz bir dokunuşa, bir gülümsemeye ihtiyacı olan insanları düşündüm… Bir araştırma sonunda ZİBEÇ’i ( Zihinsel ve Bedensel Engelli Çocuklar Merkezi) keşfettim. Her kesim, her millet, her yaştan “öğrenciler”i olan bu merkezin yönetim kurulu başkanıyla görüştüm. Orada müzik, TV/Radyo ile ilgili hayalleri olan öğrenciler de vardı. Birkaç ay müzik, ritm çalışmalarıyla aslında çok da zor olan şarkı sözlerini ezberlettim çocuklara. Bu arada çocuk dememe bakmayın. 60 yaşında olanlar bile vardı aralarında. Daha sonra stüdyoyu merkeze taşıyıp şarkıya eşlik etmelerini isteyip kayıtlar gerçekleştirdik. Kiminin şarkıcılık, kiminin radyoculuk hayallerini gerçekleştirmiş olduk. Onlarla yaptığım müzik çalışmalarını iki sene devam ettirdim. Hatta sene sonu gösterilerini hazırladık. Hayatımda yaptığım en anlamlı işlerden biriydi diyebilirim.

Didem Elif – Kesinlikle çok anlamlı. Albümün de ne güzel bir şeye hizmet etmiş bu vesileyle. Duyarlılığından dolayı tebrik ediyorum seni. Sosyal medyadan takip ediyorum son yıllarda düzenli olarak farklı yerlerde sahne alıyorsun. Müzik piyasasında kadın olmanın herhangi bir zorluğunu yaşadın mı? Daha doğrusu şimdi değilse de geçmişte, erkek olsaydım çok daha farklı olurdu gibi bir duygun oldu mu hiç? Ne bileyim, çocuğu olunca kadınların yaşamı erkeklere kıyasla daha çok kısıtlanıyor mesela.

Maral Ataman – Açıkçası çok ani bir yükseliş yaşamaktansa emin adımlarla ve güvendiğim insanlarla çalışmayı tercih ettim. Bu bağlamda beni çok üzecek şeyler yaşamadım, en azından şu ana kadar öyle oldu. Tabi ki bir kadın ve anne olarak hiçbir şey olmasa bile vicdani savaşlar verdim, vermekteyim. Daha tedbirli, daha seçici davranmaya özen gösteriyorum. Kadın erkek ayrımından çok bekar/ evli olma kıyaslaması belki daha doğru olur bu durumda. Elimden geldikçe aileme karşı sorumluluklarımı aksatmamaya çalışıyorum. Bu da çok kolay olmuyor tabi.

Didem Elif – İkinci bir albüm hazırlığı var mı? Daha hazırlıklara başlamadıysan da kafanda bir fikir vardır mutlaka. Son olarak bize gelecekle ilgili planlarından biraz bahseder misin?

Maral Ataman – İkinci albüm fikri ara ara gelse de daha çok Türkçe bir Single fikri ağır basıyor. Şimdilik sahne çalışmalarına ağırlık vermiş durumdayım. Yapmak istediğim o kadar çok şey, birikmiş o kadar çok hayalim var ki… Kendi özel sahnelerimde de birlikte çalıştığım, çok değerli müzisyenlerden oluşan güzel bir ekibim var. Bu ekiple canlı cover performanslarına devam edeceğim. Ayrıca sosyal projelere devam etmek istiyorum.

Didem Elif – Maralcım çok teşekkür ediyorum. Yolun açık olsun. 

Maral Ataman’ın şarkılarıyla baş başa bırakıyorum sizi. Bir sonraki Likya Sohbetleri’nde görüşmek üzere hoşça kalın.

Not: Bu söyleşi 25 Ocak 2018 tarihinde Sen ve Ben Dergisi’nde yayınlanmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir