Mustafa Çağa – İletişimin Gücünü Keşfet

Didem Elif – Kendinize 2018 yılı için bir motto belirlemişsiniz: İletişimin Gücünü Keşfet. Bununla ilgili bir niyetiniz ve hedefiniz var belli ki. Bize önce niye bir mottoya ihtiyaç duyduğunuzu anlatır mısınız?

Mustafa Çağa – Her yıl sonunda o yıl içerisindeki maddi manevi kazançlarımı ve kayıplarımı bir kağıda dökerim. Başarılarımı ve başarısızlıklarımı ölçebilmem ve kendimi tarafsızca değerlendirebiliyor olabilmem açısından bana çok fayda sağlıyor ve beni çok mutlu ediyor. Bu sene bir farkındalık yapmak istedim, sene başında bir motto belirleyip bu mottonun anlamını yaymayı ve bu doğrultuda aksiyonlar almayı hedefledim. Hangi araç ile nasıl iletişim kurabileceklerini ve aslında bu iletişimdeki etkileşimden nasıl fayda sağlayacaklarını anlatmaya çalıştım.

Bireysel, Kurumsal, Ailevi ve Sosyal ilişkilerimizde iletişimi doğru kullanabilir isek ve kendimizdeki iletişim gücünü geliştirebilirsek hayatımızın daha da kolaylaşacağından ve daha huzurlu hale geleceğinden şüphem yok. Geçen yıl boyunca kendi yaşamımda edindiğim tecrübelerim ve deneyimlerimi önce ailemle, çalışmakta olduğum firmayla ve sosyal yaşamımda yer alan arkadaşlarım, dostlarım ile paylaşmaya başladım. İletişimin gücü ile aşılamayacak bir engel olmadığına tanıklık etmeye başladılar ve sürdürmeye devam ediyorlar.

Mustafa Çağa | Sunum Yaparken

Didem Elif – Sizinle yüz yüze hiç görüşmedik. Hatta telefonda bile konuşmadık. Sadece Internet üzerinden yazışarak iletişim kurduk. Bugün Internet sayesinde iletişimde çok güçlü araçlara sahip olduğumuzu düşünüyorum. Ama sizin “İletişimin Gücünü Keşfet” derken Instagram, Facebook, Twitter gibi iletişim araçlarından ziyade kendimizle bağlantıya geçmemize dair bir söyleminiz olduğunu algılıyorum. Bir nevi duygularımıza bağlanmak ve bunu karşı tarafa ifade etmek istediğimiz yolu keşfetmek. Yanılıyor muyum? Bu anlamda İletişimin Gücünü Keşfet mottosunu biraz açar mısınız?

Nasıl Bir Yöntem İle Pozitife Çevirebiliriz?

Mustafa Çağa – Evet, hiç görüşme fırsatımız olmadı ve hatta hiç konuşmadık.  Instagram, Facebook, Twitter gibi iletişim araçlarını kullanarak kendine uygun platformlarda iletişim ağını geliştirmek de çok önemli tabi ki fakat benim mottomda sizin de dediğiniz gibi kendini dinleyip anlamak ve kendini hangi araçla ve yöntemler ile daha iyi ifade edebileceğini bulmak üzerine kurulu. İletişimin gücünü hisset mottosunu kendi içinde yaşamak önemli.

İletişim zorluğu çektiğimiz insanlar vardır hayatımızda; Anne, Baba, Kardeş, Eş, Patron, Müdür, Öğretmen… Bu insanlar sizi dinlemeyen veya dinlese de anlamadığını düşündüğünüz insanlar olabilirler ama siz mutlu ve başarılı olabilmek adına bu durumu çözmelisiniz ve asıl problem de bu yükün sizin omuzlarınızda kalıyor olmasıdır. Ben bu motto ile yola çıkıp, insanları dinleyip, nasıl bir yöntem ile bu durumu pozitife çevirebilecekleri konusunda yönlendirmeye gayret ediyorum.

Didem Elif – İletişim her alanda her birimiz için önemli ama çok fazla insandan duyduğum bir söz var ki “Benim iletişimim kuvvetlidir ama satış bana göre bir şey değil.” Oysa bence satış her birimizin her an karşı karşıya kaldığı bir durum. Örnekse bir ev hanımının eşini hafta sonu pikniğe gitmeye ikna etmesi de bir satıştır. Şu an iş makinaları satan bir firmanın ürün müdürüsünüz, yıllarca da satış bölümünde çalışmış birisiniz. Satışta iletişimin önemi hakkında neler söylemek istersiniz?

En İyi Satıcı Çocuklardır

Mustafa Çağa – Çok güzel bir örnek vermişsiniz; bu durum çocuklarda da geçerli. Bir markette iken şeker isteyen çocuk defalarca annesi “Hayır!!!” dese dahi yemekten sonra yiyeceğim sözü ile ısrar edip, galip geliyor ve şekeri kapıyor. Anneyi cezbeden çocuğun yemek yiyecek olması, yemekten sonra şeker yemesi de çok önemli değil çünkü şeker yerse yemek yiyemeyecek.

Defalarca “Hayır” diyen bir müşteri düşünün satıcısınız ve kapıdan sürekli kovuluyorsunuz kaç defa o kapıyı çalabilirsiniz acaba?

Bu sebeple ‘En iyi satıcı çocuklardır’ derim. Satış, iki taraflı fayda yaratan bir eylemdir aslında. Satıştaki uzmanlaşma, tecrübe, presentable olmasının yanı sıra müşteri ile kurduğu iletişim bağı çok önemlidir. Müşterinin satıcıyı tanıması çok önemli, ne kadar çok tanırsa o kadar güveni de artar.

Biz bir firma ile görüşmeye girmeden önce, Internet sayfalarından, sosyal medya hesaplarından veya çevresinden bilgiler alıp, nasıl iletişimimizi güçlü kılabileceğimizin kurgusunu yaparız. Masasının üzerindeki objeden duvarındaki tablodan, giyim kuşamından yola çıkıp iletişimimizi güçlendirmeye çalışırız. Bir çok taktik var tabi ki satış ekibi arkadaşlarımızın ve satış işini yapan arkadaşlarımızın kullandığı. Benim naçizane tavsiyem önce iletişiminizi ön plana çıkarın ve kendinizi doğru bir şekilde anlatmaya önem verin böylelikle satış kendiliğinden gelecektir.

Didem Elif – Videonuzda çocukken babanızla kurduğunuz iletişimi ona olan duygularınızı mektupla yazarak sağladığınızı anlatıyorsunuz. Aldığınız karşılığın sonucunda da yazmanın iletişimdeki önemini keşfettiğinizi söylüyorsunuz. Aslında biraz da içindeki kırılganlığını dışarıya da açmak olmuyor mu bu?

İçimde Yaşadığım Her Şeyi Yazmıştım

Mustafa Çağa – Çok doğru, videoyu izledikten sonra babasına mektup yazan arkadaşlarım oldu.  Hatta bir tanesi bana gönderdi kopyasını, okuduktan sonra da o mektubu kendisinin yazdığına inanmakta zorlandım. Bir tanesi de itiraf mektubu yazmış resmen, o da en komik olanıydı. 

Gerçek duygularımızı yansıtmamız çok zor, içimizde yaşadıklarımızı seslendirdiğimizde kendimizin bile saçma bulduğu anlar oluyordur. Zamanı yoktu babamın; konuşamıyordum, konuşsam da o çok dinlemiyor, kesin bir telefon geliyor veya kapı çalması giriyor araya ve ben anlatamıyorum. Bir anda aklıma geldi mektup yazmak, çok içimden gelmişti, kırgınlığım da o mektupla gitti aslında, içimde yaşadığım her şeyi yazmıştım, ilk defa ağlarken görmüştüm mektubu okuduktan sonra onu, demek ki o da duygusalmış demiştim içimden.

Her evladın anne ve babası ile yaşadığı ilişki farklıdır tabi ki. 12 yaşında iken evden ayrılışının da kırgınlığı vardı o mektupta, okulumdaki ilk günümde aldığı önlüğün mutluluğu da. Ama önemli olan ben artık o duvarı yıkmayı başarmıştım ve artık iletişimimiz daha iyi noktaya gelmişti.


Didem Elif – Hayatınıza sonradan klarnet giriyor. Sizin kendinizle bağlantıya geçmenizde çok güçlü bir araç olmuş anladığım kadarıyla. Önce şunu sorayım. Videoda “Mozart günde sekiz saat çalıyordu,” dediğiniz için merak ettim, siz günde kaç saat klarnet çalışıyorsunuz?

Mustafa Çağa – Çok yoğun bir iş ve sosyal yaşamım var. Klarnet çalabilmek için her boş anımı değerlendirmeye çalışıyorum, haftada minimum 3 veya 4 gün, günde maksimum 2-3 saat çalışabiliyorum. Çalışmalarımın yarısı tekrar, kalan yarısı da yeni parçalar ile geçiyor. Mozart örneği ile anlatmaya çalıştığım yetenek tabi ki önemli ama çalışmanın çok daha önemli olduğudur. Yakın iletişimde olduğum ustalarım, hocalarım, klarnetistler sadece formunu korumak için günde en az 2 saat çalıştıklarını söylüyorlar.

Klarnete Babamı Kaybettikten Sonra Başladım

Didem Elif – Peki neden klarnet? Niye bir gitar ya da saz değil de klarnet? Daha doğrusu nasıl başladı klarnetle iletişiminiz? Tesadüfen mi gelişti yoksa klarnete karşı özel bir merakınız mı vardı?

Mustafa Çağa – Çevremdeki herkes aslında bu soruyu soruyor, neden başka bir enstrüman değil de klarnet? Bu biraz karakter ile de örtüşüyor sanırım. Sazların assolistidir klarnet, ben de hayatıma baktığım zaman yaptığım her işteki duruşum ile bunu bağdaştırabiliyorum. Erkeklerin daha yoğun ilgi gösterdiği bir enstrüman olmasının da katkısı olabilir aslında ama sesindeki huzur, tını ve duygudur beni çeken.

Videoda da bahsettiğim gibi babamı kaybettikten sonra başladım klarnete. Babam aslında gizli bir kahramanmış benim için, bence tüm erkeklerin gizli kahramanıdır babalar; kaybedince daha da iyi anlıyor insan. Ziyaret ettiğimde çok dertleşip konuşmasak da rahatlatıyormuş onun varlığı beni. Kaybettikten sonra bağırmak istedim, isyan etmek istedim. Yazacak kimse de kalmamıştı zaten. Sonra da klarnet geldi buldu, çekti beni. Klarnet adam seçer dedi hocam, galiba seçti beni de. Başladım üflemeye, nefesimin yettiği kadar çıkabildiğim sese kadar.


Didem Elif – İletişimin Gücünü Keşfet bu senenin mottosuydu. Önümüzdeki yılın mottosunu da şimdiden belirlediniz mi? Belirlediyseniz rica etsem bizimle paylaşabilir misiniz?

Mustafa Çağa – Önümüzdeki yılın mottosu belli ama 2019 mottosunu insanların hayatına pozitif anlamda yön vereceğini düşündüğüm sosyal yardımlaşma projesi ile gerçekleştirmek istiyorum. Bunun için de kurgusunu tamamladıktan sonra gönüllü ekip arkadaşları edinmeye çalışacağım. Biraz tüyo verecek olursam, iletişimin gücü ile bağlantılı bir proje olacak ve gerçekleştirmek istediklerinizde sizi itecek. Yeteneklerinizi ortaya çıkarmanıza yardımcı olacak. İsterseniz herkes ile paylaşabileceğiniz bir ortamı da sağlamış olacağız.

İletişimin Gücünü Keşfet

Didem Elif – Resim mi, spor mu müzik mi; bizim kendimize dokunacağımız doğru iletişim aracını bulmamız için takip etmemiz gereken bir yol var mı? Hangisinin bizim için en doğru kanal olduğunu nasıl anlayacağız?

Mustafa Çağa – Benimle iletişime geçin.  Şaka bir yana her bireyin hayatında farklılık gösteriyor bu durum. Kendinizin Swot analizinizi yapmanızı öneririm öncelikle. Güçlü, Zayıf yanlarınızı sizin için fırsatları ve tehditleri belirleyip bir yol çizmeniz çok önemli. Bu noktadan hareket etmeye başladığınızda, hedefleriniz ve iletişim güçlüğü yaşadığınız alanları ortaya çıkararak doğru kanalı bulabilirsiniz. Bu çalışmanın sonucu size hayatınızda seveceğiniz ve keyif alacağınız bir işte çalışma yolunu da açacaktır. Yeteneklerinizi keşfetmenize büyük katkı sağlayacaktır. “İnsan Yeteneğini Keşfettiği Zaman Zengin”dir. Hem maddi hem manevi anlamda zenginliği yaşamak istiyorsanız buna kulak verin. En önemlisi de yaptığınız çalışmalara karşı çevrenizden gelen olumsuz yorumlardan etkilenmemeye çalışın.

Didem Elif – İletişim anlamında oldukça keyif aldığım bu sohbet için çok teşekkür ediyorum. Okuyucularımızı hikayenizin anlatıldığı videonuzla ve dolayısıyla klarnetinizle başbaşa bırakıyorum. Bir başka Likya Sohbetleri‘nde görüşmek üzere hoşçakalın.

Not: Bu söyleşi 6 Eylül 2018 tarihinde Sen ve Ben Dergisi’nde yayınlanmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir