Kemal İslamoğlu – Hayatın Direksiyonuna Geç

Didem Elif – Öz kuzenim olman dolayısıyla kişisel gelişim dünyasından senin sayende nasibimi çok fazla aldım. Sen pek tabi biliyorsun ki bireysel olarak seninle çalışmaya başladıktan sonra bütün hayatım değişti. Doğup büyüdüğüm şehirde oturmuyorum. Bambaşka bir hayatım var. Bazı doktorların ömür boyu kullanacağımı söyledikleri ilaçlar bile kandaki değerlerim de değiştiği için yaşantımda yok artık. Yanlış teşhis koymuşlar lafını bile duydum. Her eve lazım senin gibi bir kuzen valla. Kurumsal ve bireysel eğitimlerinin yanı sıra içeriğini senin oluşturduğun Hayatın Direksiyonuna Geç adını verdiğin bir grup eğitimi de gerçekleştiriyorsun. Bu eğitimi hatta herkesin ulaşabileceği hale getirip kitaplaştırdın. Kitabının adı da Hayatın Direksiyonuna Geç. Sen ne zaman hayatının direksiyonuna geçtin?

Hayatın Direksiyonuna Geç

Kemal İslamoğlu – “Ben hayatımın direksiyonuna geçtim, oldu bitti her şey tamam,” dersem açıkçası yalan söylemiş olurum. Kitapta da bundan bahsediyorum, eğitimlerde de söylüyorum. Hani meşhur bir söz var ya; “bu yaşıma kadar çok şey yaşadım, öğrendiğim bir şey varsa, hiçbir şey bilmediğimdir.” Bu söz benim için geçerli. Dolayısıyla hayatımın direksiyonuna geçtim diyemem ama her gün geçmek için çaba harcıyorum. Kitabı dört bölümden oluşturuyorum. Birinci bölüm insanların büyük bir çoğunluğunun içinden çıkamadığı Kurban olma karesi. Şunu söyleyebilirim kurbana daha az düşüyorum. Eskiden on kez düşüyorsam şimdi bir kere düşüyorum, yine de kurbana düştüğüm zamanlar oluyor. Öfkelendiğim, sinirlendiğim, başkalarına gücümü bıraktığım zamanlar oluyor ama dediğim gibi eskiye göre bunu daha iyi yönetiyorum. Bir de bir hafta kalacaksam şimdi içinden çok kısa bir süre içinde çıkabiliyorum artık. Orası benim için uzun süre kalınan bir yer olmaktan çıktı. Dolayısıyla ancak bu manada hayatımın direksiyonuna geçtiğimi söyleyebilirim.

Kahkaha yogasından bir kare

Didem Elif – Oysa ki eğitim dünyasına girmeden önce Michelin’de çalıştığın dönemde bölge müdürüydün. Çok da iyi paralar kazandığını, çok iyi yaşam koşulların olduğunu hatırlıyorum. Ama hayatının direksiyonunda değildin öyle mi? O zaman şu an belki de pek çok üst düzey yöneticinin başarılı bir iş hayatı var gibi görünmesine rağmen hayatının bütününe bakıldığında manzara hiç iç acıcı olmayabilir. Türkiye’nin önde gelen kurumsal firmalarının çalışanlarına eğitimler veriyorsun. Yöneticilerle de çalışıyorsun. Bu konudaki izlenimlerin nedir?

En Büyük Başarısızlık Tatmin Etmeyen Hedefleri Gerçekleştirmektir

Kemal İslamoğlu – Evet zaten kurumsal hayatta çalışırken iyi bir pozisyonda belki birçok insanın gıpta edeceği bir işe, pozisyona, maaşa sahipken bile beni bir şeyler rahatsız ediyordu. Hayat bu değil, daha fazlası var, bende de daha fazlası var, ben gerçekten ne için çalışıyorum ne için mücadele ediyorum gibi soruları çok sık soruyordum kendime. Günümüzde beyaz yakalı insanlarla çalışırken, iyi şirketlerde çalışan, iyi okullardan mezun, herkesin gıpta ettiği insanlarla çalışırken kendimin o halini görüyorum. Bunu şöyle izah etmeye çalışıyorum. Hayatta iki temel unsur var. Birincisi gerçekten koyduğun hedefleri gerçekleştirmek. Hedef başarmak, sonuç üretmek. İkincisi ise tatmin olmak. Dolayısıyla birçok insan sonuç başarmamanın hedef elde edememenin en büyük başarısızlık olduğuna inanıyor. Ben şuna inanıyorum en büyük başarısızlık hedefleri elde edememek değil, tatmin etmeyen hedefleri gerçekleştirmek. İş dünyasında insanlar hedeflerini gerçekleştiriyor ama ne yazık ki hiç tatmin değil. Bu ikisini beraber yapabilmek, hem hedeflerini gerçekleştirmek, ama aynı zamanda gerçekten tatmin dolu olmak. Niçin sorusunun cevabını verebilmek. Bence asıl konu, asıl başarı bu diye düşünüyorum. Günümüz dünyasında sadece Türkiye’de değil dünyada da kapitalist düzen insanları bir şeyleri başarmaya itiyor ama tatmin duygusunu karşılayamıyor. Asıl sorun budur.

Didem Elif – Kişisel Gelişim dendiğinde zihin yapısını değiştirmekle ilgili çalışmalar anlıyorum ben genelde. Ama senin Hayatın Direksiyonuna Geç eğitiminde fiziksel aktiviteler var. Kimi insanlar için oldukça zorlayıcı da olabilir bunlar. Tahta kırdırıyorsun, kırık camlar üzerinde yürütüyorsun, boynunda ok kırdırıyorsun ve en son da ateşte yürütüyorsun. Ben biliyorum elbette ama ilk kez duyanlara ilginç gelmiş olabilir, canımızı yakacağını düşündüğümüz bu deneyimlerin amacı nedir?

Hayatın Direksiyonuna Geç Eğitiminde yürümeden önce böyle bir ateş yakılıyor

Yapabilmeyi Olma Haline Getirmek Gerekiyor

Kemal İslamoğlu – Kişisel gelişim diyince, kitap okuyalım hayatımız değişsin kafası var. Sen de biliyorsun benim kitabım bununla başlıyor. Bir kitap okuyacaksınız hayatınız değişecek mi? Tabi ki de değişmeyecek. Okumak çok kıymet verdiğim bir şey ama okuyarak olsaydı, dünyanın en başarılı insanları kitap kurtları, kütüphaneciler olurdu. Kitap okumak değiştirmez. Daha doğrusu bilgiyi zihinsel olarak elde etmek hiçbir şeyi değiştirmez. Konu zaten bilgi sahibi olup olmamak değil. Bilgiye günümüzde ulaşmak hiç zor değil. Bilgi her yerde var. Hatta parmağımızın ucunda. Asıl konu o bilgiyi deneyim haline getirmek, özümsemek. Yapabilmek bilmenin bir tık ilerisi ama yapabilmek de yetmiyor. Yapabilmeyi olma haline getirmek gerekiyor. Ben eğitimlerimde mümkün olduğunca bu olma halini deneyimletmek istiyorum ki insanalara, bir sürü şeyi fark etsinler. Eğitimlerimde de şunu söylerim. Bu eğitimde bir şey öğrenmeye değil, unuttuklarınızı hatırlamaya çalışın. İnsan zaten kendisi için neyin iyi neyin daha tatmin edici olduğunu biliyor. Fakat o kadar çok engelimiz var ve onu o kadar çok derinlere gömmüşüz ki, çıkartmakta zorlanıyoruz. Senin o bahsettiğin deneyimler de insanların derine gömdüğü hazinelerini bulmasına destek olan unsurlar. Malum bizim şahane atasözlerimiz var, onlardan biri de; bir musibet bin nasihatten iyidir. Dolayısıyla o musibeti deneyimleyip, anlayıp, idrak ettiğimiz an zihinsel bilgiden çok daha değerli bir şey elde ediyoruz.

Ateş Yürüyüşünden bir kare

Korkularımızın Köküne İnmek

Didem Elif – Kendi değişimime katkını biliyorum ama Hayatın Direksiyonuna Geç eğitimlerinde oldukça katı görünen bazı katılımcıların bir gün içerisinde nasıl dönüştüklerini bizzat gözlemlediğim de oldu. Bu tür grup çalışmalarının bireysel çalışmalara göre insan üzerinde etkisi daha büyük mü oluyor? Mesela o gün katıldığımız eğitimdeki insanların varlığı da bizim değişimimize katkı sağlıyor mu?

Kemal İslamoğlu – Bu soruya iki şekilde cevap verebilirim. Evet hepimiz birbirimizden öğreniyoruz. Hatta ben eğitimin başında da şey derim; “Benden öğreneceğinizden çok daha fazla diğer katılımcılardan öğreneceksiniz. Çünkü gerçekten eğitimin içeriği itibariyle biraz yüzeysel olmayan biraz derine inen insanlar kendilerini açtıkça öğrenmenin çok daha kolaylaştığı ve derinleştiği bir ortam ortaya çıkıyor. İkinci cevabımsa sadece kendi yaptığım eğitimlerden değil, katıldığım eğitimlerde de görüyorum ki kendini açma cesaretini gösterip bu tip ortamlara gelen insanlar hiç sebepsiz bir araya gelmiyorlar. Mutlaka o ortamda kaç kişi varsa onların bir arada olmalarının bir sebebi var. Ne olursa olsun bunun da çok etkili olduğuna inanıyorum.

Bu karede bendeniz Elif motive olmuş bir şekilde ateşte yürüyorum

 Didem Elif – Korku meselesi kişisel gelişimde çok önemli. Ama herkesin farklı korkuları var. Mesela bazı insanlar hiç uçaktan korkmazken bazılarının o kadar yoğun bir uçak korkusu var ki, bir yere seyehat etmekten alıkoyuyor kendini. Toplu çalışmalarda spesifik korkularımız nasıl tetikleniyor?

Korkularımızın köküne inmek

Kemal İslamoğlu – Korkularımız bizi kurbanda tutan en önemli unsur. Hayatta istediklerimizi elde etmemizin önündeki en önemli şey. Korkularımızın köküne inip gerçek nedeni anladığımız an aslında müthiş özgürleşmek ve gerçekten potansiyelimizi gerçekleştirmek mümkün hale geliyor. Kafayı taktığım şeylerden biridir bu. Çünkü beni de uzun süre korkularım yönetti. Potansiyelimin arkasında kaldım. Hayatımın direksiyonuna geçemedim. Dolayısıyla ne oluyor diye rahatsız olup üstüne gittikçe, özgürleşerek daha fazlasını yapar hale geldim. Eğitimlerimde öne çıkarttığım şeylerden biri şudur.

Bizi korkularımız değil cesaretimiz yönetsin.

Didem Elif – İnsanları en kısıtlayan korkulardan biri de hayvan korkusu. Ablamın böyle bir sorunu vardı biliyorsun. Kedi ya da köpekle aynı odada hayatta bulunamazdı. Sokakta karşılaştı diyelim yolunu değiştirirdi. Fakat senle yaptığı tek bir seansla bu konuda kendini öyle bir aştı ki, çok değerli bir örnektir kendisi diye düşünüyorum. Sonradan ilk dokunabildiği hayvan olan kedim Pamukla aşk yaşadı resmen hatta ben Kaş’a taşınırken kedimi bana vermedi. Hala bu korkusunu yendiği ve hayvan sevgisini tadabildiği için ne kadar minnettar olduğundan bahseder durur. Ama yıllarca bu korkusunun üzerine gitmek istemedi. “Ben böyle mutluyum,” diyerek yaşadı. Pek çoğumuz güvende hissettiğimiz alan bizi ne kadar sınırlarsa sınırlasın o alandan çıkmaya korkuyoruz. Yani en büyük korkumuz değişmekmiş gibi geliyor bana. Binlerce kişiye temas etmiş biri olarak bu konuda ne söylemek istersin?

HDG eğitiminde kırık camda yürüme anından bir kare

En Kötü Ne Olur?

Kemal İslamoğlu – Ablanın yaptığı az önce anlattığımın aynısıydı. “En kötü ne olur?” sorusuna baktı ve bunu yönetebileceğini anladı ve ondan sonra dediğin gibi yolunu değiştiren insan kediyle yatar kalkar hale geldi. Bu bana şunu hatırlatıyor. Bizler asıl korkularımızla yüzleşmek yerine o korkuların çok daha basit bir takım versiyonlarını dert ederek kendimizi meşgul ediyoruz ve oyalanıyoruz açıkçası. Mesela uçak korkusu diyorsun, kedi, köpek korkusu diyorsun, yükseklik korkusu, insanların önünde konuşma korkusu bunların hiçbiri gerçek korkular değildir. Bunlar gerçek korkularla yüzleşmek istemeyen kişilerin daha yüzeysel korkularıdır. Ben insanlarla çalışırken bunu fark etmelerini sağlıyorum. Dolayısıyla bu yüzeydeki korkularının yaşam kalitelerini düşürmesini engellemek için temizlemelerine destek oluyorum sadece.

Didem Elif – Geçenlerde müzisyen Banu Kanıbelli ile yaptığımız röportajda Viktor Frankl’ın Hayatın Anlam Arayışı adlı kitabından bahsetmişti. O kitabı derin bir depresyonda olduğum bir dönemde senin tavsiyen üzerine okumuştum. Bana bugüne kadar hangi kitabı ya da hangi filmi tavsiye etsen o anki sorunumun ilacı haline gelmiştir. Sana bu anlamda ne kadar teşekkür etsem az. Okuyucularımız için de kendi kitabın haricinde bir kaç kitap tavsiye etmeni istesem, hayatının direksiyonuna geçmeleri konusunda hangi kitaplarla başlamalarını önerirsin?

Okunacak Çok İyi Kitaplar Var

Kemal İslamoğlu – Evet valla kitap önerisi deyince beynim çok hızlı çalışmaya başlıyor. Ben çok okuyorum, okumaktan çok keyif alıyorum. Okunacak çok iyi kitaplar var. Başta da belirttiğim gibi hiçbir şey bilmediğimi düşünüyorum ve bu açlığı gidermek için okumak benim için önemli. Mesela bence Türkiye’deki insan kumaşını, Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu, dünyadaki yerini, niye dünya çapında bilim adamlarımız, müzisyenlerimiz daha fazla yok, niye daha fazla başarılar elde edemiyoruz, niye bulunduğumuz yerden daha ötesine geçemiyoruz konusunu insanlar anlamak istiyorsa, bence okumaları gereken temel bir kitap Prof. Orhan Öztürk’ün Kul Benlik Özerk Benlik ana başlığı alt başlığıysa Biat Toplumunun Ruhsal Kökenleri. Bu kitap müthiş bir kitaptır. Ama aynı zamanda İnsanın Anlam Arayışı benim için de çok temel bir kitaptır. Benim de hayata bakışımı etkilemiş çok değerli bir kitaptır. Eğitimlerimde Victor Frankl’dan özellikle bahsediyorum. Onun dışında dünya sinemasının yaşayan en önemli dört beş yönetmeninden biri haline gelmiş bir Türk olan Nuri Bilge Ceylan’ın Üç Maymun filminden itibaren Bir Zamanlar Anadolu’da, Kış Uykusu ve en son filmi Ahlat Ağacı’nı oturup tekrar tekrar izlemek insanın kendisiyle doğayla etrafıyla yüzleşmesini anlamak, öğrenmek adına çok değerli kaynaklar diye düşünüyorum. Kendi sitemde etkilendiğim kitapları ve filmleri paylaştığım bir sayfam var. Dilersen onu burada paylaşabiliriz sevgili Elifcim.

Didem Elif – Çok iyi olur. Ayrıca merak edenler için eğitimden video görüntüleri de paylaşalım istiyorum. Kemalcim seninle konuşmak her zaman çok keyifli. Zihin açıcı bu sohbet için sana çok teşekkür ediyorum. 

Kitap ve Film Önerileri

https://kemalislamoglu.com/kategori/kitap/

https://kemalislamoglu.com/kategori/film/

Hayatın Direksiyonuna Geç Eğitimi Video Görüntüleri

Not: Bu söyleşi 27 Temmuz 2018 tarihinde Sen ve Ben Dergisi’nde yayınlanmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir