Didem Elif – Kaş’a yerleşme kararını vermeden çok kısa bir süre önce senin kurduğun ve yönettiğin Mutluluk Kulübü’ne katılmıştım. Aslında kafamda kararı vermiştim ama bu kararı kalbe indirdiğim konusunda emin olmam için sınırlarımı oldukça zorladığını hatırlıyorum. İçinden geçtiğim deneyime baktığımda bu bir nevi kim olduğuma ve ne istediğime dair bana en büyük aynaları tutmaktı ve şu an fark ediyorum ki böyle büyük bir karar verirken o an ihtiyacım olan en önemli şey de buydu. Seni tanıdığımdan beri, mutluluk öğrenilebilir bir şey diyorsun ve mutluluğu insanlara anlatmak için kafa yoruyorsun. Mutluluk benim işim diye çıktın yola. Şapka Danışmanlığı kurduktan bir süre sonra Mutluluk Kulübü adında bir kitap yazdın ve geçtiğimiz yılbaşında da Mutluluk Defteri çıkarttın. Nazım Hikmet’in ünlü ressam Abidin Dino’ya sorduğu meşhur sorudan başlamak istiyorum. Mutluluğun resmini yapabilir misin? Kısaca mutluluk elle tutulur gözle görülebilir bir şey mi?
Müge Çevik – Mutluluk, yaşayana göre değişen bir tanıma sahip olmakla birlikte, yaşamın içinde başımıza ne gelirse gelsin iyi olmayı öğrenme yolculuğu. Yolculuğu nasıl tanımlarsan öyle. Tek bir tanımı yok, sadece bedende ve anda karşılığını bulan haz ve coşkudan ayırmak gerek mutluluğu. Mutluluk bilinç seviyesi ile ilgili ve bu nedenle öğrenilebilir bir şey. Kişi gelişince gelişen, kendiliğinden ortaya çıkmayan çaba gerektiren bir yolculuk.
Mutluluk Sorumluluk Gerektiriyor
Didem Elif – Seninle yaptığım çalışmalardan anladığım kadarıyla mutluluk her ne kadar çocuksu bir duygu olsa da hiç de çocuk oyunu değil hatta oldukça sorumluluk isteyen bir yetişkin işi. Bu konuda ne söylemek istersin?
Müge Çevik – Haklısın tam da öyle. Çocuksu olan neşe belki veya coşku. Ama benim kullandığım anlamda mutluluk sorumluluk gerektiriyor. Bu da yetişkin olmayı. Fark ettiğin bir sorun veya durumu değiştirmek için mutlaka eylem gerek ve eyleminin sonuçlarına katlanabilmek. İşte bu nokta hayattaki seçimleri fark etme ve sorumluluk alma noktası. Yani yetişkin bilinç düzeyinde değilsen pek çok şey yaşayabilirsin ve iyi de gelebilir ama hiçbiri mutluluk olmayacaktır.
Didem Elif – Dolayısıyla Mutluluk Kulübü’ne katılan insanlara pek de neşeli bir şeyler vadetmiyorsun aslında ama kendi olması yolunda cesaretle adım atmak isteyen kişinin ciddi bir şekilde elinden tutuyorsun. Yanılıyor muyum?
Müge Çevik – Elinden tutmak ebeveynlik anlamında değil de yol arkadaşlığı anlamında ise evet. Bu yolculukta arkadaşlık yapıyorum. Gözü, kulağı, aynası, ışığı, nasıl bilgi toplamaya alışkınsa o, veya hiç de bilmediği yeni bir enstrüman… Fark etme ile başlıyor bu yolculuk ve bitmeyen bir farkındalık silsilesi. Her ne kadar kendi kendimize çalışma konusunda iyi de olsak hepimiz kendimize körüz. Bu nedenle de bir başkasına mutlaka ihtiyaç duyuyoruz. Mutluluk Kulübü de insanların birbirinden öğrenme yeri, kendinde görüp anlayamadığını başkasında görüp anlayabilme yeri.
Mucize Kurtarıcı Beklentisi
Didem Elif – Tam da bu noktada koçluk hakkında konuşalım istiyorum biraz. Üniversiteye girmeyi düşündüğüm yıllarda en popüler meslek İşletme’ydi. Şimdi ise koçluk en gözde meslek haline geldi. Herkes yaşam koçu olmak istiyor.
Günümüzde insanlar çok büyük savrulmalar yaşıyor, bir yol gösterene ciddi ihtiyaç duyuluyor mutlaka ama bir taraftan da bu alana herkes el attı gibi kime güveneceğini kimle çalışacağını pek bilemiyor insan. Kişi kiminle çalışacağına karar vermeden önce neyi gözetmeli?
Müge Çevik – Yarama bastın her satıcının bir alıcısı var tabii ki, koçlukta da öyle. Kişi neye hazırsa öyle bir koç veya mentör, yol gösteren denk geliyor karşısına. Sorumluluk almak dedik ya, bizim toplumumuz daha çok muska, mucize kurtarıcı beklentisinde. Çok az insanla kendinle yüzleşmek, yaşamının sorumluluğunu almak istiyor. Bu çerçevede de verilen hizmet de genelde ona göre oluyor. Benim bir konuda güvenmek için seçeceğim uzman için kriterlerim çok basit, anlattığı ile yaptığı uyumlu mu diye bakıyorum, bir de bu teknik veya bilgi ile kendi hayatında neyi başarmış ona bakıyorum. Bunlar yoksa da o kişi ile nereden diploması, nereden ne eğitimi olursa olsun çalışmıyorum. Özellikle bu alanlar, maddi konular ile öğretilerin kesiştiği alanlar, bu nedenle de daha da dikkatli olmak gerekiyor. Kişi sadece parasını değil, umudunu ve emeğini de hiç fark etmeden tüketebiliyor.
Kendine Samimi Ol
Didem Elif – Düzenli Mutluluk Kulübü toplantıları yapıyorsun. Katılımcıyı bu toplantılarda ne bekliyor?
Müge Çevik – Gelmeden, çalışmadan ben de bilmiyorum ki, ne çıkacak, kimin yolunda ne olacak… O nedenle benim tek tavsiyem var herkese, samimi olun! Başka da sırrı yok bu işin. Kimse bilmese sen bileceksin, herkes inansa sen içine aksini sindiremeyeceksin, o halde kendine samimi ol. İçindekine göre bir hayat kurgula kendine. Mutluluk dışardakine göre kurgulanmaz ya da öyle olunca mutluluk gelmez. Mutluluk Kulübü de bu samimiyetle başlar ve ilerler bilirsin. Başka da önerim yoktur benim kimseye. Şöyle samimi ol da denmez ki, herkes kendi bilir zaten.
Didem Elif – Kulüplere üye olmanın şartları olur genelde. Mutluluk Kulübü’ne üye olmak yani toplantılara katılmak için ne yapmak gerekiyor?
Müge Çevik – Mutluluk Kulübü olarak 15 günde bir Çarşamba akşamları toplanıyoruz. Toplantılarımız herkese açık. Bazen de spesifik bir konu belirleyip, önceden duyuruyoruz… Katılacaklar haber veriyor. Hepsi bu…
Mutluluk Benim İşim
Didem Elif – İlişkisi Var adlı bir kitabın daha var. Ben okudum gerçi biliyorum ama ilgilenenler için değinelim istiyorum. Bu kitabının da mutlulukla bir ilişkisi var mı?
Müge Çevik – 2. Kitabın adı aslında Mutlulukla İlişkisi Var, ve hayatta başımıza gelen her şeyin her şeyle ilişkisini anlatıyor. Kurduğumuz her ilişki öğrenilmiş ve öğrenilebilir. Kendimizle, duygumuzla, zihnimizle ve hatta para, zaman, Tanrı ile… ve bütün ilişkiler yumağı hayat. Bu yumak ne kadar doyurucu ve tatmin edici olursa kişinin iyilik hali o kadar artıyor, bu yumak ne kadar eksik, karışık veya kaos halinde olursa kişi o kadar eksik, mutsuz kalıyor. Bu ilişkiler içinde neyi, nasıl yaparsam mutlu olurum kitabı.
Didem Elif – Seni sosyal medyadan takip edenler bilirler, kelimelerle aran çok iyi. Kalbinden ve zihninden geçeni de asla kimseden esirgemezsin. Karınca gibi çalışkansın ve işini çok seven birisin. Dolayısıyla şu sıralar yeni bir kitap yazıyor musun diye merak ediyorum.
Müge Çevik – Teşekkürler canım. Şu sıra birkaç şey birden yazıyorum. Aslında ikisi büyük sürpriz, ama defterler seri olacak yani devamı gelecek diyebilirim. Ekim gibi bol bol raflarda olacağım umarım.
Uzman Bir Ekibiz
Didem Elif – Son olarak mutluluk dışında başka nelere şapka çıkartıyorsun? Yani kurduğun ve sahibi olduğun Şapka Danışmanlığın altında kimlerle çalışıyorsun ve kurum olarak verdiğiniz diğer hizmetlerden bize biraz bahseder misin?
Müge Çevik – Şapka’da biz işini tutku ve aşkla yapan, uzman bir ekibiz biliyorsun. Merkezimizde insan ve gelişim var. Gelişim ortağınızız diyoruz ve gelişim vaad ediyoruz. Bunun için de uzun soluklu ve bireylerin yaşam kalitesini arttırmaya yönelik, kurumların da gelişim planlarını gerçekleştirmelerine yönelik hizmet veriyoruz.
Not: Bu söyleşi 14 Haziran 2018 tarihinde Sen ve Ben Dergisi’nde yayınlanmıştır.